Yıldızın Sırrı
Bir zamanlar, kışın beyaz battaniyesine bürünmüş sakin bir ormanda, minik dostlar bir arada yaşardı. Kar taneleri gökyüzünden dans ederek süzülürken, ağaçların dallarında, yerin altındaki yuvalarda ve karla kaplı çimenlerin arasında hayat sessiz ama büyülü bir şekilde devam ederdi.
Bir gün, gökyüzünde daha önce hiç görülmemiş kadar parlak bir yıldız belirdi. Bu yıldız, ne bir sabah yıldızına ne de geceyi süsleyen ayın yansımasına benziyordu. Altıgen şeklinde değildi, köşeleri düzdü ama ışığı kalplere dokunan bir sıcaklık yayıyordu. Ve işte masalımız burada başlıyor...
Tepedeki büyük meşe ağacının kovuğunda yaşayan minik sincap Minnoş, sabah gözlerini ovuştururken yıldızın ışığını fark etti. Gözlerini kısıp yukarı baktı ve heyecanla bağırdı:
— Bakın! Gökyüzünde sihirli bir yıldız var!
Çalılıklar arasında dolaşan uzun kulaklı tavşan Pofuduk, sesi duyunca hızla geldi. Peşinden turuncu kuyruğu kardan izler bırakarak gelen sevimli sincap Kestane ve neşeyle cıvıldayan kuş Cikcik de yanlarına katıldı. Hep birlikte büyük bir çam ağacının üzerine bağlanmış kızakta toplanıp yukarı baktılar.
Yıldız, onlara bir şey anlatmak istiyor gibiydi. Göz kırpıyor, parlıyor, sonra biraz sönüyor ama yok olmuyordu. Gecenin karanlığında bir umut ışığı gibi duruyordu.
— Bu yıldız sıradan değil, dedi Pofuduk. Bence bu bir işaret! Belki de bir dilek yıldızıdır!
Cikcik heyecanla kanat çırptı:
— Dilek mi? O zaman hemen dilek dileyelim!
Ama Minnoş kafasını salladı:
— Hayır... Bu yıldız bize bir mesaj getiriyor. Onu çözmeliyiz.
O an yıldızın altından, gökyüzünden yere doğru hafifçe süzülen bir parıltı belirdi. Karların arasına düşen bu ışık topunu incelemeye karar verdiler. Kestane hemen kızağın ipini tuttu, diğerleri de bindi ve "Vuuu!" diye bir çığlıkla kaymaya başladılar.
Kızak, ormanın en yüksek tepesinden, ışığın düştüğü açıklığa kadar onları taşıdı. Orada karların arasında minik bir kristal parlıyordu. Kristali eline alan Minnoş, kristalin içinde hareket eden küçük bir yıldız figürü gördü.
Tam o sırada gökyüzündeki yıldız biraz daha parladı ve ormanın üstünde yankılanan bir ses duyuldu:
— Gerçek ışık, sadece paylaşınca parlar…
Herkes göz göze geldi. Bu kristal ve yıldız onlara bir görev veriyordu. Belki de ormandaki diğer dostlarla birlikte paylaşmaları gereken bir sırrı vardı.
Ertesi gün, tavşanlar, sincaplar, kuşlar, kirpiler, hatta utangaç baykuş bile toplanıp açıklığa geldiler. Minnoş kristali kaldırdı ve olanlar bir mucize gibiydi. Kristal göğe yükseldi, yıldızla birleşti ve sonra binlerce küçük yıldızcık ormanın üzerine saçıldı. Kar kristalleri gibi süzülen bu ışıklar, her bir hayvanın kalbine dokundu ve hepsine bir sıcaklık verdi.
Artık herkes anladı: Bu yıldız, dostluğun ve paylaşmanın yıldızıydı. Kışın ortasında bile kalpleri ısıtan şeyin birlikte olmak, sevmek ve yardımlaşmak olduğunu hatırlatıyordu.
O günden sonra her yıl aynı gecede, ormandaki tüm dostlar bir araya gelip yıldızın ışığını anmak için toplanmaya başladı. Ateş böcekleriyle süsledikleri ağaçların altında şarkılar söylediler, hikâyeler anlattılar, birlikte gülüp oynadılar.
Ve yıldız her yıl aynı şekilde parladı, sanki "Unutmayın, en gerçek ışık birlikte parladığınızda ortaya çıkar," der gibi…
SON
Kullanıcılar bu masalı da beğendi: Çocuklara Masal