Keloğlan ve Şifalı Çiçeğin Sırrı
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, küçük ama bereketli bir köyde, annesiyle birlikte yaşayan bir delikanlı varmış: Bizim sevdiğimiz, tanıdığımız Keloğlan.
Keloğlan'ın babası yıllar önce vefat etmiş. Annesi onu zorluklarla büyütmüş. Yoksulluk içinde olsalar da birbirlerine sımsıkı bağlıymışlar. Keloğlan, annesini her şeyden çok severmiş. Bir gün neşeyle tarladan döndüğünde annesini yatakta bitkin halde bulmuş. Yüzü solmuş, nefesi zayıflamış.
Keloğlan telaşla su ısıtmış, bezleri soğutmuş, başını silmiş. Ama annesi her geçen gün biraz daha halsizleşmiş. Komşu Hatça Teyze:
— Bu sıradan bir hastalık değil evladım, demiş. Bu hastalığın ilacı sadece 'Şifalı Çiçek'tir. Ama o da Gölge Ormanı'nın derinliklerinde yetişir.
Keloğlan hiç düşünmeden karar vermiş:
— Ne olursa olsun o çiçeği bulacağım!
Annesi gözleri dolu dolu:
— Oğlum, o orman tehlikelidir, gitme! dese de Keloğlan kararlıymış.
— Sen iyileşinceye kadar dönmeyeceğim ana!
Ertesi sabah, azığını almış, bastonunu eline almış ve Gölge Ormanı'na doğru yola çıkmış. Yolda yılanla karşılaşmış ama zarar vermemiş, sadece yolunu değiştirmiş. Bir dere kenarında susuz kalmış bir kuş yavrusuna yardım etmiş. Yoluna çıkan her canlıya iyi davranmış, hiç kimseye zarar vermemiş.
Ormanın en derin noktasında, dev bir ağacın gölgesinde bir peri belirmiş:
— Ey temiz kalpli çocuk, neden bu tehlikeli ormandasın? demiş.
Keloğlan kısaca her şeyi anlatmış. Peri gülümsemiş:
— Bu ormanda Şifalı Çiçek vardır, ama ona herkes ulaşamaz. Yalnızca gönlü temiz, niyeti saf olanlar görebilir.
O anda Keloğlan'ın önünde bir ışık belirmiş. Işığı takip ettiğinde, parlak pembe yapraklı, kokusu şeker gibi bir çiçek bulmuş. Şifalı Çiçek!
Çiçeği dikkatle almış, periye teşekkür etmiş ve koşar adım köyüne dönmüş. Eve vardığında annesi hâlâ yatağındaymış. Keloğlan hemen çiçekten bir karışım yapmış, annesinin dudaklarına sürmüş, alnına koymuş.
O an mucize olmuş! Annesinin yüzü renklenmiş, gözleri hafifçe açılmış.
— Oğlum... sen döndün... demiş kısık bir sesle.
Keloğlan'ın gözleri yaşarmış:
— Döndüm ana. Söz vermiştim ya...
Günler geçmiş, annesi günden güne iyileşmiş. Keloğlan köydeki yaşlılara, hastalara da o çiçekten hazırlamış. Herkes ona dua etmiş. Padişah bile bu hikâyeyi duyunca Keloğlan'ı saraya çağırmış:
— Dile benden ne dilersen! demiş.
Ama Keloğlan:
— Benim tek dileğim annemin sağlığıydı. O da gerçekleşti. Geri kalan her şey gönlümce... demiş.
O günden sonra Keloğlan yalnız aklıyla değil, gönlünün temizliğiyle de dillere destan olmuş.
Ve gökten üç şifalı çiçek düşmüş: Biri bu masalı okuyana, biri sevgisiyle iyileştirenlere, biri de annesini gönülden sevenlere...
SON
Kullanıcılar bu masalı da beğendi: Çocuklara Masal